Derdi Olan Adamlar Seti
- Kitap Hakkında
- Yazar Hakkında
- Değerlendirmeler (0)
Hayatın kıyısında gezinen şahane serseriler ve inanılmaz bir gerçek hikaye.
Mazarin Mavisi
Cem Kalender
“Pantolonunu çıkartırken korku, heyecan kalbine vuruyordu. Aynalı ahşap dolabın karşısına geçti. Yatağın ucuna oturup ayağını dizine koydu, çorabı yavaş yavaş giymeye başladı. Bir yandan da aynada kendini izliyordu. Tüyleri ürperiyordu. Bedeninden sanki başka bir canlı çıkıyor gibi hissediyordu.” Başlangıçta Tuna vardı. Doğması için adaklar adanan oğlan çocuğu Tuna, bir türlü sığamadığı bedenini babaevinde bırakarak takıldı bir tiyatro kumpanyasının arkasına. Bir başka bedene dönüşmüştü artık, güzel sesli, güzel yüzlü Handan Kara’ya. Sonra Handan vardı. Polisin sevmediği Beyoğlu sokaklarında, karakollar, hastaneler, tekinsiz gecelerle dolu bir hayattan sonra o da dönüşüverdi bir başka bedene. Dönüşümünü küçük bir varlıkla taçlandırmak, onun sevgisiyle tamamlanabilmek için... Ve sonra Nurten vardı. Kocamustafapaşa’da oğluna adadığı mütevazı bir hayatı yaşayıp giden Nurten. Nurten’in ölmeye yatarken anlatacakları ise, sevgiye, ölüme, ihanete, kısacası her dönüşümün içinde barındırdığı korkunç sırlara dairdi.
Cem Kalender Mazarin Mavisi’nde Sansaryan Han’dan Beyoğlu Küçük Bayram Sokağı’na uzanan bir İstanbul fotoğrafına, etkileyici bir insan trajedisi yerleştiriyor.
Zıvana
Burak Soyer
Dövüşmek zorundasın!
Herhangi bir şeye inanmıyordum.
Buna kendim de dahil…
Ruhum bedenimden ayrılalı çok olmuştu. Benden o kadar nefret etmiş olmalı ki arkasından el sallamama bile izin vermeden uzaklaşmıştı içimden.
Elimde, babamın, büyük bir kısmı benim işsiz geçirdiğim dönemde harcanmak üzere çeşitli bankalardan çekmek zorunda kaldığı 80 bin liralık borçtan başka bir şey yoktu. Umudumu, hayallerimi ayaklarımın altında bokları çıkana kadar ezmiştim. Belki de bu yüzden duygu namına hiçbir şey taşımıyordum. Aileme, arkadaşlarıma, kendime olan saygımı tamamen yitirmiştim. Aynaya her baktığımda sırıtarak, korkağın teki olduğumu söylüyordum kendime. Ve bu bana artık hiç koymuyordu.
Sert bir içki kadar sarsıcı bir metin Zıvana… Sarı’nın hikâyesi… Radikal, Akşam gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış, oyunculuk yapmış, halen muhtelif internet sitelerine siyaset, edebiyat ve müzik yaz›lar› yazan Burak Soyer’den otobiyografik bir roman…
Kızçocuğu
Onur Ünlü
Bir intikam hikâyesi…
“Peter’le el ele tutuşmuş, Kadife Sokak’ın biradan ve kahkahadan mürekkep şehvetli curcunasını yel gibi yarıp geçerek, ikindi vaktinin kalbine doğru çılgınlar gibi koşuyoruz. Ceplerimiz tıka basa altın paralarla, yorgun damatların, gerdeğin ertesi günü bir umut bozdurduğu, on dört ayar ince bileziklerle dolu. Barlar sokağının çakırkeyif yarı bakire genç kızları, bana gıptayla bakıyorlar. Hangi genç kız Kadıköy sokaklarında bir doksan boyunda bir zenciyle el ele koşmak istemez ki! Ama benim umurumda değil. Ben sadece on altı yaşındayım ve benden bir yaş büyük sevgilimle otuz bin euro’yu toparlamak için altı günümüz kaldı.”
Onur Ünlü’nün ilk romanı doludizgin, vurucu ve tavizsiz.
- 5
- 4
- 3
- 2
- 1