Oktay Akbal Seti
- Kitap Hakkında
- Yazar Hakkında
- Değerlendirmeler (0)
Edebiyatımızın büyük ustası Oktay Akbal’dan 1940’ların Türkiyesi’ni anlatan hikayeler.
İnsan Bir Ormandır
Türk edebiyatının usta kalemi Oktay Akbal, İnsan Bir Ormandır’da anıları ile bugünü arasında yaşayan, geleceğe bakmak için geçmişiyle hesaplaşan, kırklı yaşlarının sonuna gelmiş bir gazetecinin öyküsünü anlatıyor.
1950’lerin İstanbulu’nda, Beyoğlu’nun sinemaları, sokakları, meyhaneleri ve Gezi Parkı’nda anılarının peşine düşen kahramanımız zihninde gençliğindeki aşkları yaşatırken, mutsuz giden evliliğiyle hesaplaşır. Evine dönmediği akşamlarda günün akıp geçmesini bekler. Geçen zamanın onu başka bir yere götürmeyeceğini bilse de geleceğe dair bir umudu vardır.
İnsanın alışkanlıklarına, anılarına, deneyimlerine dair düşünce ve duyguların anlatıldığı roman, geçmişin hayatımızdaki yerini bir kez daha gözden geçirmemizi sağlıyor.
Yalnızlık Bana Yasak
Bütün Öyküleri – II
Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden Oktay Akbal’ın bütün öyküleri... Yalnızlık Bana Yasak adını verdiğimiz ikinci ciltte, yazarın 1960-1980 arasında yayımladığı beş öykü kitabı yer alıyor: Yalnızlık Bana Yasak, Tarzan Öldü, İstinye Suları, İlkyaz Devrimi ve Karşı Kıyılar. 1960’ların İstanbulu’nda toplumla uyuşmakta zorlanan bir adamın, çevresini gözleyerek sıradan
insanların yaşam kaygısını, iç dünyalarını, bunalımlarını anlamaya, tanımaya çalıştığı bu öykülerde Oktay Akbal, geçmişle şimdiyi iç içe geçiriyor. Şimdinin olanaklarında geçmişi, geçmişin anılarında şimdiyi arıyor. Ana temalarını büyüme, ilk gençlik çağı, kırık aşk hikâyeleri, yasak aşk, kavuşamama, eski dostluklar, eski mahalleye ve eski zamanlara özlemin oluşturduğu bu öyküler, Behçet Necatigil' in deyişiyle, "Konulu hikâyeler değil de belli konular çevresinde oluşan anılar toplamıdır." Usta bir öykücüden hayata ve insana dair öyküler...
Garipler Sokağı
Mutluluğu bulma hevesine kapılan, eskiye dair özlemlerini paylaşan, yaşayamadıklarını yaşamayı veya en azından yaşamayı umut eden iki insan. Onların tek suçu ise insan olmak, sevmek ve sevilmek arzusu… Türk edebiyatının usta kalemi Oktay Akbal, İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen Garipler Sokağı’nda; yoksul ve gariban insanların yaşadığı bir semtin gündelik hallerini, insanların kaygılarını ve hayata tutunma çabalarını buraya yerleşen üniversite öğrencisi Salih’in gözünden anlatıyor. Kentin çeperinde, apartmanların hızla talan ettiği bir semtte hayat çok hareketlidir, gürültü, kavga, şarkı, türkü eksik olmaz. Çocukların sesleri, kadınların şarkılarına karışır. Semtin genç kızları buradan kurtulmak için türlü işler çevirir; delikanlılar ise düzene alışmış gibidir.Bir gün ansızın haber gelir: Sokak istimlak edilecektir. İstimlak öncesindeki son günlere tanık olan Salih, ait olmadığını düşündüğü bu sokağı sevmeye başladığında artık gitme vakti de gelmiştir. Garipler, evlerinin yerine apartman yapılacağı için sokağı bir bir terk ederken Salih de elinde valizi, hırsız gibi girdiği yerden yine bir hırsız gibi arkasına bakmadan kaçar.
Suçumuz İnsan Olmak
Türk edebiyatında gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden Oktay Akbal, 1958 TDK Roman Ödüllü kitabı Suçumuz İnsan Olmak’ta Ankara’nın 1940’lardaki gündelik yaşamını, memurları ve memuriyetin tekdüzeliğini gözler önüne seriyor. Suçumuz İnsan Olmak, İstanbul’da felsefe okuyup Ankara’da memur olarak çalışan evli ve çocuklu Nuri’nin bir tesadüf sonucu karşılaştığı Nedret’le arasında geçen platonik aşkı anlatıyor. Mutsuz evlilikleri içinde kaybolmuş, masum bir heyecanla yasak aşkta çare arayan ama bunun bir hayal olduğunu anlayıp kurtulmak istedikleri yaşamlarına dönmek zorunda kalan Nuri ile Nedret’in hikâyesi...
- 5
- 4
- 3
- 2
- 1