600 TL ve üzeri alışverişlerinizde KARGO BEDAVA

El Yapımı Ruhlar
Ön Okuma

El Yapımı Ruhlar

Gürkan Sekmen

285,00 TL
- +
Kargo 600 TL üzeri KARGO BEDAVA!
Siparişleriniz 1 İŞ GÜNÜNDE KARGODA!
Stok Durumu: Stokta var
  • Kitap Hakkında
  • Yazar Hakkında
  • Değerlendirmeler (0)
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 368
Baskı Tarihi: June 2025
Ebat: 13.5x19.5 mm
Barkod: 9786255941855

“İlk katil Kabil kardeşini bir taşla öldürmüştü. Muhtemelen son katil de son cinayetini bir taşla işleyecek. İnsanlığın hazin hikâyesi bu iki taşın arasındakilerden ibaret.”

“Büyük Fahişe” denen yoz bir şehirde hiçlikten gelen bir adam, insanların kaderine hükmetme arzusuyla adım adım yükselir. Adanmış topluluğu da “Son Emrin” kubbesinin altında sorgusuz sualsiz onu takip eder. 

Elinde tuttuğun bu kitap muhtemelen zihninde bazı soru işaretleri uyandıracak. İnsan neyin peşinden gitmeli? Bir yanda aşkın, dostların ve emek verdiğin her şey; diğer yanda inandığın doğruların olsa hangisini seçerdin? Gerçekle illüzyon arasında kaybedeceklerine rağmen kendin kalmayı başarabilir miydin? 

Hikâyedeki “kötü adam” insanın üstünlük arayışının sembolizmi, “iyi adamsa” özgünlük. Birini ihtirasları biçimlendirirken diğerini de acıları olgunlaştırıyor. Kötü adamın yarattığı bu iyi adamın hikâyesi sana aidiyetleri ve aşkıyla inandığı doğrular arasında kalmış bir adamın arafını anlatıyor. Kadim çelişkilerle dolu insan ruhunun merkezine yaptığı yolculuğa seni de davet ediyor.

Evet bu hikâyede bir aşk da var. Önce insanı saran, sonra da sarsan hüzünlü bir aşk…

“Bizde George Orwell’in 1984 romanı türünden totalitarizm eleştirisi yapan bir edebiyat gelişmedi. Gürkan Sekmen olguları yansıtan bu romanında hayranlıkla başlayıp gönüllü esirliğe dönüşen örgüt hayatını anlatıyor… Sıradan genç insan, artık yüce ideallerin neferidir. İşte El Yapımı Ruhlar  bu psikolojik mekanizmalarla üretiliyor.”
— Taha Akyol
 

Gürkan Sekmen

Gürkan Sekmen, Amerika’nın aya gittiği günlerde Osmanlı’nın payitahtı kadim kentte dünyaya gözlerini açar. Neyse ki çocukluğu ekransız internetsiz bir döneme rastlar ve radyo tiyatrolarının zengin dünyasında geçer. Soğuk Savaş’ın darbe dönemlerinde başlayan gençlik yılları ise Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başka bir hal alır.

Doğduğu şehirle aynı adı taşıyan üniversiteyi bitirir, orada yüksek lisans ve doktora da yapar. Böylece Berlin’in yıkılan duvarlarından ortaya saçılan yeni ışıltılı yaşam tarzının vaatlerine bir süreliğine kapılır ve ikbal peşinde koşar. Ancak kırklı yaşlara geldiğinde gönlünün muradının sınıf atlamak ve hayat standartlarını yükseltmekten ibaret olmadığının farkına varır. Kahramanımız gün gelir tüm cesaretini toplar, profesyonel hayatla tadında bir yerde vedalaşır ve kurduğu eğitim firmasıyla hedef kitlesinin gönlünü çelmeyi başarır. Ne zaman onu dinleyecek bir topluluk bulsa anlatmayı sevdiği için bu iştiyakından kendisine bir dünya yaratmaya muvaffak olur. Artık o, kurumsal hayatın dertlerine deva olmaya kendini adamış bir danışmandır.

Böylece harıl harıl eğitimler verir, akademiler kurar, koçluk ve danışmanlık yapar, etkinlikler, seminerler ve konferanslar düzenler. Derken, günlerden bir gün içinde biriken bir hikâyenin kök salıp çoktan filizlenmeye başladığını fark edince muharrir olmanın hayallerini kurmaya başlar. Bu ülkenin ve dünyanın yarım asırlık görgü
tanıklığını edebiyat tutkusuyla birleştirip hikâyeleştirme arzusu içini kemirip durmaktadır. Belki de tanığı olduğumuz şeyler ancak bir kitabın içine girdiğinde yakamızı bırakıyordur.

Tam bu esnada imdadına pandemi hızır gibi yetişir ve ona yazarlık için cömert bir zaman dilimi bahşeder. Yıllarca zihninin ücra köşelerinde demlenen hikâye elinizde tuttuğunuz kitaba dönüştüğünde artık kendisini tüy gibi hafiflemiş hissetmektedir. Yazarımız yaşlanmanın tadını hayatının yirmi beş yılını geçirdiği kadınla birlikte çıkarmakta ve kızıyla da beraber büyümeye devam etmektedir.
 

0 Değerlendirme
  • 5 Puan 5
  • 4 Puan 4
  • 3 Puan 3
  • 2 Puan 2
  • 1 Puan 1